Türkiye ekonomisi, 2025 yılının Mart ayı itibarıyla dengelenme sürecine girmiş durumda. OECD, ülkemizin büyüme tahminini %3,1’e yükseltti ve bu, Türkiye’nin ekonomik potansiyelinin uluslararası alanda da olumlu karşılandığını gösteriyor. 2026 için ise %3,9’luk bir büyüme beklentisi var. Ekonomideki en önemli konulardan biri olan enflasyonla mücadele kararlılıkla sürdürülüyor. 2025 sonunda enflasyonun %31,4 seviyesinde olması beklenirken, 2026’da %17,1’e gerilemesi öngörülüyor. Atılan doğru adımlarla fiyat istikrarı sağlandıkça, ekonominin daha sağlam bir zemine oturması bekleniyor. Cari işlemler dengesi açısından, dış ticaret açığında bazı dalgalanmalar yaşansa da bu durumun kontrol altında tutulduğu görülüyor. Ocak 2025’te 3,8 milyar dolarlık cari açık verilmesine rağmen, sanayi ve ihracat tarafında atılan yapısal adımlar sayesinde dış ticaret dengesinin zamanla iyileşmesi bekleniyor. Üretime dayalı büyüme modeliyle Türkiye, ihracat kapasitesini artırmaya devam ediyor. Sanayi üretimi, yılın başında %2,3’lük bir gerileme gösterse de, bu durum önceki aylardaki güçlü yükselişin ardından beklenen bir dengelenme olarak değerlendiriliyor. Şubat ayında imalat sektörü satın alma yöneticileri endeksi (PMI) 48,3 seviyesine yükseldi. Bu veri, ekonomideki toparlanmanın sürdüğünü ve üretim kapasitesinin yeniden güç kazandığını gösteriyor. Merkez Bankası’nın para politikası, kontrollü bir şekilde yürütülmeye devam ediyor. Politika faizi %45’ten %42,5’e düşürülerek, enflasyonla mücadele kapsamında ekonomik büyümeyi destekleyen bir adım atıldı. Bu hamle, hem yatırımcı güvenini artırmayı hem de reel sektörün daha uygun maliyetlerle finansmana erişmesini sağlamayı hedefliyor. Asgari ücrette yapılan %30’luk artışla, çalışanların alım gücü artırılarak ekonomik refahın geniş kesimlere yayılması sağlandı. Yeni net asgari ücret 22.104 TL olarak belirlenirken, bu artış hem iç talebi destekleyecek hem de vatandaşların yaşam standartlarını yükseltecek. Dış ticaret tarafında ise Şubat 2025 itibarıyla 8,2 milyar dolarlık dış ticaret açığı verilse de, üretim ve ihracat kapasitesinin artmasıyla birlikte bu açığın önümüzdeki dönemde dengelenmesi bekleniyor. Devletin desteklediği ihracat teşvikleri ve sanayi yatırımları sayesinde Türkiye, küresel pazardaki rekabet gücünü artırmaya devam ediyor. Sonuç: Türkiye ekonomisi, 2025 yılına sağlam adımlarla ilerliyor. Büyüme potansiyeli güçlenirken, enflasyonla mücadelede kararlı bir duruş sergileniyor. Yatırım ve üretim odaklı ekonomik model, uzun vadede daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme sağlayacak. Türkiye, dinamik ekonomisi ve güçlü reform adımlarıyla geleceğe emin adımlarla ilerliyor. Bugün atılan sağlam temeller, yarının güçlü Türkiye’sini inşa ediyor. Sibel Arslan İktisatçı /Mali Analist