Akit Gazetesi'nin Kurucusu ve sahibi, kıymetli ağabeyim Mustafa Karahasanoğlu çok sevdiği ve yolunda canıyla, malıyla, kalemiyle mücadele ettiği Rabbine kavuştu.
İslam ve dindar Müslüman düşmanlarının, var gücüyle baskı, zulüm ve terör estirdiği bir dönemde on yıllar boyu her türlü tehdit ve yıldırma çabalarına rağmen, Müslümanların haklarını savunan en ciddi yayın kuruluşu olan, temsilcimiz, gururumuz AKİT GAZETESİ'nin kurucusu ve sahiplerinden olan Mustafa Karahasanoğlu, asil duruşu, takvası, davasından taviz vermeyen karakteriyle bana ve bir çok basın mensubuna örnek oldu.
Size Mustafa ağabeyimle Akit Gazetesi'nde çalıştığım yıllar ve teşrik-i mesaimiz esnasında yaşadığım bir kaç anımı anlatmak isterim.
1996 senesinde ayrıldığım bir İslami gazeteden sonra Akit Gazetesi'nin Yenikapı Langa'daki eski binasında çalışmaya başlamıştım. İlk günümdü ve öğlen yemeği öncesi alt kattaki mutfağa inmiş etrafa bakınıyordum. Derken Nuri Karahasanoğlu ağabeyimi gördüm; bahçeye açılan kapının kenarında oturmuş balık ayıklıyordu. Az ötedeki mangala gözüm değdi ve içimden "siz de aynısınız diğerleri gibi" diye geçirdim. Önceki çalıştığım bir kaç İslami kuruluşta çalışanların emeklerinin istismar edildiğini görmüş ve hayal kırıklığına uğramıştım yeni dönüş yapan, tevbekâr biri olarak.
En son çalıştığım kurumda gazetenin mutfağında balıklar, kebaplar pişer, o kokular tüm gazetenin içine yayılır ama yemek vakti geldiğinde önümüze mercimek, pilav konurdu. Yapılan enfes yemekler genel müdürümüzün misafirlerine ikram edilirdi.
Ağızımda kızgın sözler, söylenerek çıktım yukarıya. Derken, öğle yemeği saati geldi ve indik yemekhaneye; ne göreyim karşımda Akit Gazetesi'nin sahiplerinden, mali işler sorumlusu Nuri Karahasanoğlu'nun kendi elleriyle ayıklayıp, pişirdiği balıklar personelin önüne konmuş.
Şu an dahi gözlerim doldu. Başladım ağlamaya. İnsanlar şaşkın bana bakıyor. Ve, hıçkırıklar içinde oradakilere anlattım daha önce görev yaptığım gazetede yaşadıklarımı. Ve, yemeği bırakıp gittim Mustafa Karahasanoğlu ağabeyimin ve Nuri Karahasanoğlu ağabeyimin odalarına öptüm ellerini, sarıldım boyunlarına.
Rahmetli Hasan Karakaya, Mustafa ve Nuri Karahasanoğlu benim basın camiasında saygı duyduğum çok nadir insanlardandır.
Onlar her gün 1. sayfaya hangi haberi manşet yapacaklarına karar vermek için yazı işleri katında toplanırlar odaya ve o okuduğunuzda gıpta ettiğiniz "helal olsun" dediğiniz başlıkları atarlardı.
En küçük kardeşleri Ali İhsan Karahasanoğlu da ağabeyleri gibi şuurlu bir avukattı ve gazetenin hukuk işleri sorumlusuydu. 3 kardeş de helal süt emmiş, davaya sadık, güzel insanlardı.
Gel vakit, git vakit kendi gazetemi çıkaracağım vakit, Mustafa Karahasanoğlu ve Nuri Karahasanoğlu'ndan da destek ve dualar almıştım. Bir de hepimizin gurur kaynağı Kadir Mısıroğlu üstadımdan da dualarını ve temennilerini almıştım.
Eli açık, yardımsever bir Müslümandı Mustafa ağabeyim; Müminlerin dertleriyle dertlenir, destek ve yardım ederdi.
Ben kendisinden razıyım, şuurlu bir mümin olduğuna şehadet ederim; Rabbim de razı olsun, mekanını cennet, Peygamberimize komşu eylesin kendisini.
Akit Gazetesi camiasının, ailesinin ve müminlerin başı sağ olsun.
İbrahim Tamer