HALİT KIVANÇ’IN İLK VE SON DURUŞMASI..
Anılarında daha ayrıntılı yer almıştı
galiba..
Avukatlık mesleğine ilk
adım attığında,
ilk kez duruşmasına çıkacağı dava dosyasına özen ve ihtimamla hazırlanmış Halit Kıvanç..
Say ki; dosyayı bildiğin sular seller gibi ezber etmiş..
Yetmemiş;
duruşma gecesi geç saatlere kadar dosya muhteviyatıyla ilgili
kendince önem arz eden hususlarla
ilgili ha bire
notlar almış..
Duruşma sabahı erkenden kalkmış..
İtinayla giyinip
adliyeye geçtiğinde
bir hayli heyecanlı imiş..
İlk kez gururla giydiği avukatlık cüppesiyle kasvetli duruşma salonunun önüne dikilivermiş..
Yine aynı
gurur ve heyecanla da
sabırla duruşma sırasının gelmesini beklemiş..
Emektar mübaşirin
sıtma görmemiş mahut sesiyle kendi sırasının geldiğini işitince de daracık duruşma
salonuna geçip
hakimin karşısınaki yerini alıvermiş..
Bu arada gece yarılarına kadar dosya üzerinden not ettiği metni son kez gözden geçirmeyi de ihmal etmemiş..
Gel gör ki,
bizim o bildik mahkeme
hakimi;
mutâd ses tonu ve mesleki refleksiyle celseyi yekten açıvermiş:
“..Taraf vekilleri geldi; açık duruşmaya devam olundu,
dava ve cevap dilekçeleri ayrı ayrı alındı, okundu dosyasına kondu.”
“..Gereği düşünüldü:
mahkememiz marifetiyle seçilecek bilirkişi heyetince dava konusu mahalde keşif icrasına, heyetçe tanzim olunacak raporun dosyaya ibrazı halinde gün beklenmeksizin taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğine..!”
“Bu nedenle mahkememizin iş be duruşma yoğunluğu nazara alınarak duruşma gününün filan tarihe tehirine..!!”
— ?!!
Ağzını dahi açmaya imkan bulamayan
Halit Kıvanç,
duruşma salonunda oturduğu yerde
öylece kalakalmış..!
Adliyeden çıktığı
anda kesin kararını zihnine kazıyıvermiş..
Bu mesleği kati’yen yapmam diye sırtından cüppesini
o gün çıkarıvermiş..
Çıktı İlk duruşmaya sonrasında avukatlığa veda etmiş..
İyi de etmiş..
Hani ne demişti
bir büyük muharrir:
“..Kuşlar,
kanatlarıyla değil; kaderiyle uçar..!
diye..
Halit Kıvanç;
bildik, sıradan ve bezgin bir duruşma sonrası yaşadığı büyük bir hayal kırıklığıyla,
belki de ülkenin
en sevilen spor spikeri oluvermiş..
Ve ardında nice efsane sunumları ve proğramları bırakarak..
Hatta en başarılı yirmibeş milli maç sunumu nedeniyle en başarılı spor spikeri altın madalya ödülünü dahi dönemin spor bakanının elinden alarak..
İşte; kader, yazgı dedikleri şey
tam da bu olsa gerek..
Kariyerle dolu spor spikerliği ve unutulmaz röportajlarıyla tüm zamanların en büyük efsane futbolcusu Pele’nin bile gönlüne girerek..
Nihayetinde
Halit Kıvanç da bir fâni idi..
Ecel vakti saati gelince de ışıltılı olduğu ölçüde yalancı sahne ve ses dünyasından
parlak bir yıldız misali kayıp gidiverdi..
Son kez sana
selam olsun nazik,
nezih ve nadide adam..
Mehmet SÜT/İstanbul