Gizem Bursa: “20 Milyar Dolarlık Sektör Tehlikede”

Son on yılda fındık ihracatından toplam 20 milyar 789 milyon 745 bin 561 dolar kazanç sağlayan Türkiye için bu tehdit, yalnızca tarımsal üretimi değil, aynı zamanda ülke ekonomisini de olumsuz yönde etkileyeceğe benziyor.

Kahverengi Kokarca Nasıl Zarar Veriyor?

“Kahverengi kokarca, bitkilerin özsuyunu emerek meyve ve yaprakların gelişimini engelliyor. Fındıkta kararma ve kalite kaybına yol açan bu zararlı; üreticilerin hem iç hem de dış pazarda ciddi sorunlarla karşılaşmasına neden oluyor. Karadeniz'deki üreticiler, yayılımın önüne geçmek için çeşitli önlemler alsa da böceğin hızlı üreme kapasitesi mücadelenin önemini artırıyor.

Fındık Üretimi ve Kahverengi Kokarca Tehdidi: Üreticiler Ne Yapmalı?

Son on yılda fındık ihracatından toplam 20 milyar 789 milyon 745 bin 561 dolar kazanç sağlayan Türkiye, dünya fındık piyasasındaki lider konumunu korumaya devam ediyor. Ancak, kahverengi kokarca (Halyomorpha halys) adı verilen zararlı, bu liderliği tehdit eden ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Tarımsal üretimi ve ülke ekonomisini olumsuz etkileyebilecek bu zararlıya karşı üreticiler, devlet ve ilgili kurumlar arasında güçlü bir iş birliği şart görünüyor.

"Fındık Üreticilerine Sürekli Bilgilendirme Yapmak Farz Oldu!"

Konu hakkında açıklamalarda bulunan ekonomi köşe yazarı Gizem Bursa, kahverengi kokarca tehdidinin önemine dikkat çekti: "Türkiye'nin dünya fındık piyasasındaki liderliği yalnızca üreticilerimizin emeğine değil, aynı zamanda kaliteli ürüne dayalıdır. Ancak kahverengi kokarca gibi zararlılar bu kaliteyi tehdit ediyor. Bu yüzden üreticilerimizin kahverengi kokarcayla mücadelede yalnız bırakılmaması şart. Çünkü fındık üreticilerinin aklında bu konuyla ilgili birçok soru işareti bulunuyor." Bursa, kahverengi kokarcayla mücadelede bilgilendirmenin kritik bir rol oynadığını şu sözlerle vurguladı: "Herkes, bu böceği tanımalı ve yayılımını önlemek için el birliğiyle hareket etmek zorunda. Feromon tuzaklarının; zararlıları çekip yakalayarak, kimyasal ilaç kullanımını azaltmayı amaçlayan çevre dostu bir mücadele yöntemi olarak öne çıktığını görüyoruz. Biyolojik mücadele yöntemleri ise doğal dengeyi bozmadan zararlılarla etkili bir şekilde mücadele etme imkânı sağlıyor. Bunları fındık üreticilerimiz, doğru kaynaklardan öğrenmeli." Bursa, bu yöntemlerin yaygınlaştırılmasının yanı sıra, çiftçilere yönelik eğitim programlarının arttırılması gerektiğini de belirtti. Eğitimle birlikte, çiftçilerin bu yeni yöntemleri doğru bir şekilde uygulayarak daha verimli ve sağlıklı üretim yapabileceklerini dile getirirken; fındık üreticilerinin karşılaştığı zorlukları aşabilmesi için sadece devletin değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün de aktif bir şekilde destek sağlaması gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye’nin fındık üretimiyle dünya pazarındaki gücünü koruyabilmesi için, bu tehdide karşı bütüncül bir yaklaşımla hareket etmesi büyük önem taşıyor.